"lay down in a green grass, remember when you loved me"
galiba bir şarkının içinde geçen sözlerden beni en çok üzeni bu.
eğer bir şeyler unutulacaksa, keşke mümkün olsa da iki kişi aynı anda, ama tam olarak aynı anda, salisesine kadar aynı anda unutsa.
çünkü birisi daha önce unutunca, diğeri hayatında yaşadığı en boktan döneme giriyor.
ve çaresizce onun hatırlamasını bekliyor.
çaresizce kaşlarını kaldırıyor, gözlerini açıyor kocaman, soru işaretleriyle bakıyor diğerinin yüzüne, orda bir yerlerde birkaç kırıntı arıyor harıl harıl, yok, yok, yok!
şu çok yanlış. hissettiklerimizi hatırlamaya çalışmıyoruz aslında; yeniden hissetmeye uğraşıyoruz.
işte bu yüzden boka sarıyor.
rahat bırakın hissettiklerinizi.
çok ince poşetler onlar. bir kez kullanılınca yırtılıp bi işe yaramayanlardan.
onlar asla geri gelmeyecek otobüsler gibi. ıslık çalmayı bırakın ardlarından.
yenilerini oluşturmaya bakın.
bir daha kimse sizi 'öyle' öpmeyecek, tamam.
ama belki de başka biri sizi 'böyle' öpecek.
çok başka biri de 'şöyle' öpecek mesela.
böyle'nin şöyle'den, öyle'nin de böyle'den iyi olup olmadığını bilmiyoruz ki.
neden denemeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder