31 Temmuz 2012 Salı

insanlara duygularımı anlatmakta başarılı olmadığımı her seferinde farkına varmaktan sıkıldım.
karşımdaki kişiyi kıskanmama neden olacak biçimde güzel bir şekilde aktarıldığında duygular, rahatsız oluyorum.
sinirlendiğinde ağzına geleni karşısına çıkan ilk insana söyleyen insanlara da özeniyorum.
içim boşaltılmış gibi.
bir şeyler yanlış yetişmiş en baştan benim içimde galiba.
bu yüzden "en iyi arkadaşım kim" diye düşündüğümde, bir cevap bulamıyorum, çünkü kimseye hiçbir zaman o kadar yakın olamadım.
yakın olsam bu kadar az derinliğim olduğunu görüp sırt çevirceklerinden korktum galiba.
hayatıma giren erkekler de adres bırakmadan giden tek gecelik ilişkilerden farksız olarak kalabalığa karıştılar.
öyle karıştılar ki karşılaştığımızda yanımdan geçip gidebildiler tüm yaşananlardan sonra.
bir dakika.
bu konu çok ciddi.
bu konu içimde çok garip şeylerin yer değiştirmesine neden oldu.
şu an gözlerinin rengini, renginin oluşturduğu şekilleri, ellerinin yumuşaklığını, dudaklarının sıcaklığını gayet ayrıntılı biçimde bildiğim adamın da aynı şekilde omzuma çarptıktan sonra yüzüme bile bakmadan yoluna devam etmesi ihtimali var demek ki.
öyle korkuyorum ki.
bu korkuyu giderecek yeterli sayıda lamba yok dünyada.