29 Ekim 2015 Perşembe

ben senin sokağına ulaşamam, dardayım


kaybederken aslında çok güzel hissediyorum. 
insan belirli bir hatayı birden fazla tekrarlayınca, güçsüzlüğünde boğuluyor.
üç kereden fazla tekrarlayınca, ipleri olduğu gibi orada kim varsa ona bırakıyor, apar topar sahneyi terk ediyor. artık tadı kaçıyor
o noktadan sonra ben kendi hayatımı ondan bundan daha farklı bir şekilde izlemiyorum
bir şeyler oluyor ya, günlük hayatta benimle konuşan herkesin sesi en az 2 yastığın altından geliyor
bir türlü çekilmiyor önümden insanlar, göremiyorum görmem gerekenleri
sık sık fren ve gazın yerlerini değiştirdikleri arabaları sürüyorum rüyamda
gözüm gibi baktığım apartman bitkisine böcekler üşüşmüş, adalet neresinde bu işin
apartman demişken, komşularımın ışıkları hep yanıyor geceleri bir kez bile birini gördüm mü diye sorun, hayır. bazen, kafamda yalnızlığımı kapatmaya çalıştığım için o ışıkları açıyormuşum ama hayal gücüm yeteri kadar hararetli olmadığı için bir türlü insan formunda gerçek komşular yaratamıyormuşum gibi bir düşünce alıyor beni
bir insanı, başka başka annelerin yavrularını uyuttuğu ninnilerin dilinde iletişim kurmaya zorlamanın ne alemi var, o insan iflah olur mu?
bir yandan da, seni o kızla görenler olmuş
çarpık gülümsedim
nerede olduğunu bir türlü göremediğiniz bangır bangır patlayan havai fişekler kadar sinir bozucu
ama gelgelelim,
bundan banane değil mi