25 Ocak 2014 Cumartesi

Babama ilk kez benim izlemekten keyif aldığım bir televizyon programını tek bir uzaktan kumanda hamlesiyle değiştirdiğinde inanamamıştım. Ama ben izliyordum ve sonunu merak ediyordum? Nasıl bu kadar görmezden gelebildi beni? Odama gittim.

babam, kahramanım olmaya yaklaşamadı bile.

-Anne, hep kanepede oturup portakal soyardı-

Annem, ne zaman portakal soymak istesem elim kokmasın diye izin vermez, kendi soyduklarını ağzıma tıkıştırırdı. Sanardım ki, hayata O'nun yapamadıklarını yapmak için gelmişim. Aptallık ya, buna inandım durdum 23 yıl.

Ha, bir de..
Ben bir gün kalbimi deşerek, kanatarak, kaşıyarak bir şeyler karaladım kağıda.
Sonra onu evin bir yerlerine saklayıp, gittim tek başıma.

okumuşlar.
ağlamışlar.
etkilenmedim.
ağlamaları için yazmamıştım.

O kağıt, çok değerlidir hükmümde.
Bu akşam o kağıda zerre kadar önem verilmediğini fark edebildim sonunda.
O kağıda rağmen, ağızlar kıpırdadı, sesler azaldı, ağızlar kıpırdadı, ağızlar karardı.
Hak etmeyen anne ve babayaydı o içtenlik.
Geri alabilsem, alırdım.
Kanata kanata, tüm sözleri çıktığı yere sokardım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder